Yurtta Sulh Cihanda Sulh
Ulu önder Gazi M. Kemal’i anarak,
Başkent Ankara Devlet Mahallesi’nde tezgâhlanan menfur patlama sonucu hayatını yitiren tüm vatandaşlarımıza Cenab-ı Hakk’tan rahmet dileklerimle yaralılarımıza acil şifalar niyaz ediyorum.
Başta Devletimiz olmak üzere Ankara halkı, Genel Kurmay Başkanlığı’mız ve yurdumun dört bir tarafına derin üzüntülerimle taziyelerimi iletiyorum.
Halkımı, dostlarımı, sevdiklerimle okurlarımı gerek olanlara ve gerekse olması muhtemel misillemelere karşın tüm yaklaşımları dizginlememiz ricasıyla köşemden uyarıyorum.
Bu bir gazete, haftalık yayımlanan bir ilçe gazetesi… Bursa’mın, Mudanya’mın özgün Gürses’i… Belki üç bin, belki de beş bin tirajlı yayımlanan bir bilgilendirme rehberi… Hissediyorum, belki bir o kadar, belki de bir o kadardan da az düşüncemi dışarıdan çeken şahsıma münhasır bir lokomotif var. Ve bendeniz ailemle birlikte bu trenin hangi vagonundayım bilemem ama bu istikamette olası kazalara karşı yolculara vereceğim sabit mesaj; ruhlarımız özgür olsa da iş böylesi tehlikelere karşın son derece sağduyulu ve temkinli yaklaşalım. Milyonları etkilediğimiz bilinci içerisinde bize yakışan en doğru davranış budur.
Ben bu yazımda “naçizane” bir teröre dikkat çekmek istiyorum. O da, ahlakımızda, kültürümüzde, bilinçaltımız ve düşlerimizde besledikleri ve bize her gün farklı ortamlardan, muhtelif kanallardan ve hayatın hemen hemen her alanından empoze ettikleri, yine böylelikle bizleri yavaş yavaş bitirmeye programlanmış bir terörizme…
İşte onun tohumlarının patlamasının sancısı tabiri caizse hiçbir şeye benzemiyor.
Ekranlardan gördüğüm herkes teröre lanet ve küfürler savuruyor. Hâlbuki terör bundan besleniyor. Basit bir kınama, duyduğumuz şiddetin yanında maalesef hafif kalıyor. Atara atar, gidere gider ne de olsa biz de böyle yürür işler…
Göğsümüzde açtıkları yara hayli derin olunca, izleriyle birlikte gözlerimizin önünden kaybolanlar, üzülerek ifade ediyorum ki onca yaşattıklarının yanında sönük kalıyor. Gönülden kopanlar gözden düşse n’olur hünkârım?
Bir kamuoyu oluşturmak için yeterli miyim bilinmez fakat, ben insanımızın yaralarının sarılması adına şu kahrolası teröre inat ülkemde milli bir duruş sergilenmesini temenni ediyorum. Bu tavrında, milli bir seferberliğe dönüşmesini diliyorum. Bu seferberliğin de yalnız ilim ve irfanla verilmesi gerektiğini savunuyorum.
Diyorlar ki, ülken harman yeri ve ajanlar metropollerde kol geziyor…
Onlara diyorum ki, ajan mı arıyorsun, televizyonu aç, reytingi yüksek dizi, yarışma ve programlara bak. Parazitlerin kanını emdiği bir canlı organizma olma. Asla ve asla kimsenin oyuncağı ve aracı olma muhterem. Üzerinden geçen yolları bir an önce tıka.
*****
Müezzin okuduğu ezanı yaşamadıkça ve hayatına dökmedikçe o davet insanlara tesir etmez ve de ezan hoş bir melodi olarak kulaklarımıza işlenir.
Ben de dâhil olmak üzere tüm samimiyetleri “neden?” sorusuyla sorgula.
*****
İsrail güvenlik güçlerinin geçtiğimiz günlerde genç bir kıza yardım etmek isteyen kendisini savunmaktan aciz tekerlekli sandalyeye bağımlı bir Filistin vatandaşına yaptığı sert müdahale ortaya koydukları terörizm paranoyasına yalın bir örnektir. İşte anlatmak istediğim de budur. Söz konusu terör, her zaman korkudan beslenir ve toplumlara daima korku salar.
*****
Artvin’de sadece ve sadece yaşam alanlarını, doğasını korumak isteyen, politikadan uzak, madene karşı direnen o çevreci Cerattepe’li yani Artvin’li dostlarımın yanındayım. Gerilimin daha fazla büyümeden herkesçe uzlaşıya varılmasını tüm kalbimle ümit ediyorum.
*****
Ülkemdeki terörü her bir vatandaşımı eğitime ve okumaya davet ve teşvik ederek en makbul şekilde kınıyorum.
Barış ve esenlik üzerimize olsun.
Can Ahmet Vural
18.02.16.4
Sosyal medyada bu hafta buradayız.
#terorekarsitekyurek
PAYLAŞ