Bugün 1 Nisan
“Türkiye nüfusu 74 milyon…
Bunun yaklaşık 13 milyonu halkımızın deyimiyle “Engelli”
Buna göre 71 milyonsa aday!
Tehlikenin farkında mısın?...”
…dedim ve bu 1 Nisan’a ilişkin yazımızı geçtiğimiz yıllarda kaleme aldım ve ardından son dönemde telif ettiğim Bypass kitabımda yer verdim. Bir kez de buradan paylaşayım isterim.
Yalnız gülerken gözden yaş akacağı ve şakanın gerçek manada şaka olacağı nice 1 Nisan’lara…
Toplum olarak duygularımıza reaksiyon gösteremiyoruz. Bunun bilinci içinde kıvranıyorum. Kantara hassasiyetleri koyuyorum, tartsam, yüz gram çekiyor çekmiyor. Öyle dağıldık ki toparlanmamız artık an meselesi. Nitekim bu anların da pek umurunda değiliz. Gerçek, kokan nefeslerimizin yanında kuru bir bakırdan ibaret şimdilerde. Ben acısını yaşadığım demden vuracağım yine sana, ister kabullen istersen harp et…
Şaka gibi rakam… İroni değil, gayet resmi. Bu ülkede bir ayağı çukurda 71 milyon vatandaşımız var. 71 milyon, çoğunluğun dilinde "engelli adayı” ndan bahsediyoruz.
Bilmem sen mevzunun neresindensin?!
Direk böyle surata çarpınca tabi deniz sularının hareketleri gibi çekilir bu yazı da. Çekilir de karayı örtemezsin. Gücün yetmez. Daha da derinlere gittikçe boğulursun. Onun için yüzeysel anlatımda fayda var diye düşünüyorum. Hâsılı, deniz çekildiğinde kıyıya vuran çakıl taşları ayağına batar ya, midye kabukları keser ya tabanlarını… İşte öyle yakıyor canımı bu yol. Öyle parçalıyorum lastiklerimi uğruna. Nihayetinde sövmelerimin şiddeti de ona göre oluyor. Hesap et, insaf et.
Ey gafil, ey bedbaht kimse; benim konu komşum, akrabam, yöneticim, idarecim, kasabım, bakkalım, çakkalım; ey bakışını aldığım sonrasında taşa çaldığım kimse, ey 71 milyon gözünde “engelli adayı” Karşıma çıkaracağın engelciklere tahammülüm kalmadı artık. Sabrımı kuruttun! Yarından tezi yok senden hayata yenilik ve düzenleme bekliyorum.
Bunu gönülden bekliyorum.
...Bunu da benim için değil, kendin için yapacaksın! Daha adil, daha yaşanılası, daha katılımcı ve aydınlık bir ülke modelinin inşası için bir tuğlada sen koyacaksın.
Nasıl mı?!
Kendi kapının önündeki engeli imha ederek...
Onu herkesin erişimine sunarak ve kapını bana açarak. Bunu benim için değil, kendin için yapacaksın. Sonrasında yıllardan beri çağırdığım o davete, kazanıma ortak olacaksın ve yine inan bana, o zaman sana kızmak yerine seninle gurur duyacağım.
Şaka değil essah.
Şimdi onlar bana diyorlar ki, işte filanca Can'ın yolundaki engelleri kaldırdık; yahut da falanca sayı kadar otobüsü Can'a erişebilir kıldık. Bense onların haline bakıp gülüyor ve şöyle diyorum:
Hayır! Bunu sadece benim için yapmadınız! Bunu evvela kendiniz, sonra aileniz ve ardından torunlarınız için yaptınız. Geleceğiniz için yaptınız. İnanç yönünüz de varsa ahiretiniz için yaptınız. Şayet halâ yapmadıysanız, yine kendinize yaptınız. Bu sefer "yazık" ettiniz.
*****
Yaşayarak öğrenme yöntemi, en kalıcı ve en iyi algılama çeşidi olsa da bu, en ağır bir kavrama metodudur ve herkesin harcı değildir; yaşadıklarımdan biliyorum. O yüzden, dilerim, diğer özel grup kardeşlerimle beraber Otizm ’i de yaşamadan tecrübe edelim. Zira bize empatiden daha fazlası lazım. Hayatı, birlikte yakalayıp birlikte paylaşmak gibi…
Ülkemizde Özel Eğitime verilen ilgi ve alakanın artması temennileriyle 2 Nisan Dünya Otizm Günü kutlu olsun.
*****
Gürses Gazetesi Sahibi, Basri Filiz beyefendi öncülüğünde Yazarlarımızdan, Hakkı Güleç hocamız vesilesiyle Hayati Alkış, İbrahim Evliyaoğlu ile Metin Aytürk beyefendiler ve Zuhal Ünver hanımefendi ve de derneğimizden Leyla teyzemiz geçtiğimiz gün tarafıma bir ziyaret gerçekleştirdiler.
Bu ziyaretlerinden ailemle birlikte duyduğumuz memnuniyeti kendilerine teşekkürlerimle beraber sunarım. Yine buluşmak ümidiyle esen kalsınlar…
/Can Ahmet Vural
30.03.2016.3
Bypass - Böyle Buyurdu Mü’min, Ekin Yayınları, Mart – 2016
Sosyal Medya’da bu hafta buradayız
#1Nisan
PAYLAŞ