ENGELSİZSİNİZ
AS TV Ekranlarında, dezavantajlı yurttaşlarımızın gündelik yaşamlarına dikkat çekerek toplumda engellilik mevzuunda bilinç oluşturmayı kendisine hedef edinen yayın kuşağı EngelSizsiniz ’in bu haftaki konukları muhterem validem Emine Vural ile fakrımdı.
Tecrübeli programcı Aylin Tekir hanımefendiyle Nilüfer BUGES Kulüp Başkanı abimiz Ali Genç’in hazırlayıp sundukları EngelSizsiniz ’de bu hafta, Can Ahmet Vural’ı, kas hastalığını, bu amansız hastalığa rağmen ortaya çıkardıklarını, ailenin rolünü, anne desteğini, baba olgusunu, rehabilitasyonu, entegrasyonu, kitapları, azim ve kararlılığı, birliği beraberliği, bilginin ve düşüncenin önemini, toplumda uyanan mevcut hassasiyeti, sma ilacını, yapılanları ve daha yapılmayan bekletilen onaya açılan arşın arşın sorunları korkmadan, cesurca konuştuk, paylaştık.
Bize, bizi birleştiren bu özel hususlar hakkında görüş beyan etme fırsatını tevdi ederek yayın kuruluşlarında misafir eden EngelSizsiniz yapım ekibiyle Sönmez Medya camiasına müteşekkirim.
Gözümün yaşının kaşımın saçımın derimin, rengine, boyumun ölçüsü, gönlümün ağırlığı ve kadrimin hududuna bakmaksızın, hayatın içinden zorluklara, çektiği sıkıntılarla, artık bunu hepimiz iyi biliyoruz, tüm engellemelere ve hürriyetlere pranga vuranlara gizli öznesiyle beraber meydan okuyan bir er olarak, nereden nereye vardığımızı ve varacağımız noktaları şu has program vesilesiyle bir kez daha belledim. Bu bağlamda programın beklentileri karşıladığını ve/veya karşılayacağını umuyorum.
İmdi ben bu ilerleyişimizi, yer aldığımız zorlu kulvarda mesafe kat edişimizi, gelinen noktaları, ona buna, yolda şahsım da dahil olmak üzere, ki bu kafileye özür dileyerek dostlarımı da katıyorum, Ahmed’in Mehmed’in, Ayşe’nin, Fatma’nın geçmişten günümüze uzanan ibretlik öykümüze kattıklarına, gördükleri hizmetlerle, imkansızlıklar içerisinde hakları uğruna gösterdikleri üstün çaba ve gayretler sonucunda elde edildiğine yormuyorum; keza bu onların görevi, hepimizin, özellikle insan oluşumuzun müşterek gereği ve Bir tek olan muktedir Rabbimiz Allah’a karşı yükümlülüklerimizin birer nişanesidir. İnsanlığın selameti adına bütün o faaliyetlerimiz ve arkası gelecek olanlar, bizlerin samimiyet ile itikadının kulluk borcudur.
İşte bu çizgiden kasıtla, bunları yerine getirirsek de faydası kendimize olacaktır. Yok, sorumlulukları yerine getirmedik, bu sefer zararı yine kendimize dokunacaktır. O kadar güzel oturuyor ki taşlar yerine, o kadar güzel okunuyor ki mesaj ardımızdan, artık kaynağımız olan güneşe çıplak gözlerle bakabiliyorum. Üstelik paçalarımdan tutup çeken ve beni aşağıların aşağısına iten o kadar derdim varken yine de başımı kaldırıp adım atabiliyorum göğe düşlerimle. Üstelik, işbu maksatlı yazımın başlığını da “Dünyanın Derdi Bitmez” koyabilecekken… Hem de değişkenlik gösterdiğim tüm kararlarıma inat!
Hadi benden size fırsat, dilediğiniz kadar zaman dilimi, kalkın çürütün bu tezimi...
ve Allah, kudretinin mucizevi bir göstergesi olan Adem’i yarattı, Adem’le o aciz mahlukat topluluklarına bilmediklerini öğretti, muhakkak ki O’nun her şeye gücü yeter.
…Ve ben şimdi, yeryüzündeki tüm güzellikleri, geldiğimiz yeri ve daha da geleceklerimizi, acıyı iliklerine kadar hissedebilen ve onu gururla taşıyan, utanabilen, yaptığı haksızlıkları kabul edip pişman olabilen, bir kez daha acı çeken, acıyla kavrulup haksızlıklara baş gösterebilen, feryad edebilen, her gece elini açıp iç yakarak Rabbine dua edebilen, yalnız Allah’tan yardımla zafer dileyen, bin bir zulme uğramış, ayrımcı politikaların mağduru, mazlum insanlara, halklara, döktükleri gözyaşlarına ve onları o hale getiren sorumsuz idarecilere, pervasız iktidar sahiplerine borçluyum. Onlar olmasaydı, biz bu güzelliklerin değerini nerden bilecektik!
Yazının sonu görünür ve bir piyon daha düşer yerlere; piyon düşerken şahların yalpaladığı tarafıma malum olunur... Biz biliriz ki oyun bittiğinde şahta piyonda bir kefeye konur… O’nun adalet terazisinde herkes eşittir ve herkese yaptıklarının karşılığı noksansız verilecektir!
Devamını getiremeyeceğim belki ama, “şu dünyayı iyilik ve güzellik kurtaracak ve sonunda da kazanan iyiler olacak” derlerdi de inanmazdık. Halbuki onlar bilmişler. Kötülüğü indir, adaleti tesis et, göz yaşını dindir, feryadı bastır, tebessüme vesile ol. Ama acele et, tez davran zaman tersine dönüyor ve sonlardan bir başlangıç daha doğuyor…
Hadi ama, iyinin dostu, kötünün de dostu Can Ahmet benim adım, dosttan hiç kötülük gelir mi? Bu dosttan düşmanlık bekleme. Bu tavsiyeler hepimizin iyiliği için.
Engelsizsiniz Pazar akşamları saat 20.00’da AS Tv’de, kaçırmayın.
Can Ahmet Vural
16.02.17.4
PAYLAŞ