REKLAM ALANI 1

BANA BİR MASAL ANLAT BABA!

Hiçbir şey istemiyorum bu hayattan, çünkü istersem sahip olurum biliyorum, işte o yüzden hiçbir şey istemiyorum. /Can Ahmet Vural, may, 2012.

Kuantum kitapları okur musunuz bilmem, bana sorarsanız ben de okumam amma velakin olumlu ya da olumsuz düşüncelerimizin hayatımızı, sosyal düzenimizi ve yaşayış tarzlarımızı bir şekilde etkilediğini açıkça gözlemleyebiliyorum, kendi tecrübelerimden modelle… 

Buradan hareketle de, günümüz toplumunu yansıtan dünün algısı, yarınlarımızı yansıtan ise bugüne hâkim bir bakış açısı olacaktır. İşte bu nedenle aslında her birimiz düşüncelerimizden ve düşüncelerimizle yaydığımız amellerden, tutum ve davranışlarımızdan sorumluyuz. Müşterek payda geleceğimiz adına söylüyorum.

Bu bağlamda ne demişti üstad, güzel bakan öyle görür, güzel gören öyle düşünür, öyle düşünense hayatından lezzet alır.

Bir yakınım, vaktiyle bana bir hikâye getirdi, 
bu kuantum yaşam koçlarının kitaplarından anekdotla…
Hikâyede bahsi geçen kahramanların isimlerini tam hatırlamamakla birlikte, yazıma konu olan olay örgüsünü de şöyle böyle hatırlamaktayım, hikâyeyi yanlış anlatırsam affedin beni, ama buraya kadar geldim, en azından bu anlatımdan kendime çıkardığım dersi en kolay haliyle aktarmak durumundayım;

Bir sahil kasabasından 3 denizci kıtaları kayıkla aşmak için denize açılırlar… Hesaplarına göre yolculukları boyunca tüketecekleri besin ve sağlık maddelerini de çantalarına alırlar… hedefleri bellidir, planları da, ancak bir süre sonra gerek hava koşullarının getirdiği çetin şartlar gerekse de bedenlerinin zafiyeti bu yolculuğu kayıkla çekmeye yetmeyecek, yanlarında getirdikleri besin ve sağlık maddelerini de hedefe varmadan plan dışı tüketeceklerdir… bu noktada da yapılması gereken neyse onu yapmak, aralarından en güçsüz ve hastalığa yakalanmış olan bir mürettebatı  yaşamlarının devamlılığı için kurban edip yolculuklarını sürdürmek zorunda kalırlar. Nitekim öyle olur. Üç aşağı beş yukarı planlanan hedefe üç kafadardan ikisi varır… vardıkları anda da bölge ceza mahkemesi bu iki kafadarı eyalet yasalarına göre yargılamak üzere mahkeme huzuruna çıkarır… Sanıklar dinlenir ve yargıç karara, ihtiyaç halinde işledikleri fiilin suç unsuru doğurmadığına hükmedip kafadarları aklar, temize çıkarır.

Buraya kadar dinlediniz, bunda gariplik yok diyebilirsiniz ama işin esas tuhaf yanı bu anlattığım hikâyenin tecellisinden tam bilmem kaç asır evvel Avrupalı bir düşünür yazarın bunları kurgulayıp kitabında yer vermesi… Hem de yaşanmış dönemin gazete manşetlerine konu olan bu azılı kahramanlar kitaptakilerle aynı, kurgu aynı, hâkim aynı, karar aynı, hatta ve hatta eyalet mahkemesi bile, bire bir tıpkısının aynı…

Şimdi bunu sana neden anlattım, kendini tanıman için…

******

Kara kartal BJK ve coşkulu taraftarının şampiyonluğunu tebrik ediyor formalarına kazandırdıkları bu üçüncü yıldızın Türk spor tarihinde takımlar arası centilmenliğe ve kardeşliğe vesile olmasını bir Bursa’lı olarak kalben diliyorum…

******
Son teknoloji cep telefonlarında (yapay zekâ) bir program fark ettim, geç kalınmış farkındalık, işte… Neyse, programın adı “siri” kişisel asistan diye geçiyor, sen ne dersen harfiyen uyguluyor, yerine cihazını kontrol ediyor, etkinlik ve notlarını sana hatırlatıyor… daha nolsun… Bizimkiler bu programı fark eder de programın cılkını çıkarmaz mı? Off!... hem de ne biçim, siri’ye kelime-i şahadet ve kelime-i tevhid getirten Müslüman geçinenler gördüm sanki yaptıkları iş marifetmişçesine… Sosyal medya kanallarında, siri’yi Müslüman yaptık, deyip seviniyor bu imanlarından şüpheye düştüklerim…

Bunları izlerken…
Be, kardeşim dedim, sen elin yapay zekâsına hidayet edeceğine git de kendini düzelt.
Sonra silsileme devam ettim, o kutsal din, yapay zekaya verilmedi, sana verildi mübarek…

Neyse duydum, çaresiz siri artık bu tür konulara tepkisini geciktirmeden verebiliyor, “lütfen bana belli fikir ve ideolojileri dayatma” veyahut da “bu konular benim için hep gizemini koruyor” tarz-ı yanıtlarla… Aferin sana siri, en azından sen bizim kadar çakma Müslüman değilsin, insanlığa yardımınla hizmetine sağlık. Özel insanların yaşamlarını hep kolaylaştır, olur mu koçum.

Bir çocuğa terbiye verdiğimi gören yakınım bana kızdı, 
ulen sen de, her şeyin doğrusunu ben biliyorum diyorsun, öyle deme! Zaten ne geliyorsa başına bundan geliyor… 

Filancam dedim, benim yetiştirdiğim çocuk bu toplumda kendini bulamaz,
Bir kesime gider aforoz edilip kovulur anarşist ilan edilir, öbür kesime gider hiç yoktan dinci ilan edilir, bir diğer kesime gider dış mihraklarca fikirlerinden ötürü yobaz olur, sağcı olur solcu olur, yurtseverle milletperver olur ama ne olmaz biliyor musun falancam, kindar olmaz!

Çünkü benim dinim bunu emretmez,
Bu kafayla Ramazan’ımız mübarek olsun, bu ramazan sokak hayvanlarına su verip borçluların borç yükünü hafifletelim.

******
Vatan Sağ Olsun.
Şırnak’ta helikopter kazasında toprağa düşen şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarıyla ulusumuza başsağlığı dileklerimi iletirim. 
/Can Ahmet Vural
01.06.2017.4


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11