EN BÜYÜK ENGEL KABULLENMEMEK
20. ve 21. Yy'ın en önemli isimlerinden biri.. 20'li yaşlarda bir çeşit kas erimesi olan motor nöron hastalığına yakalanıyor ve hiçbir tarafı tutmuyor.. Beyin nöronlarını etkilemeyen bu hastalıkla mücadelesinde bir de uğraştığı bilim dalıyla dünyaya yön veriyor.. fiziksel yoksunluğunu ve yeti kaybını hiçbir zaman popülizm aracı olarak görmüyor.. işine konsantre oluyor ve durmaksızın bilim üretiyor.. Bununla birlikte büyük bir farkındalığı da ortaya koyuyor, içinde bulunduğu fiziksel konum ve şartlar onun bilimle aydınlanıp toplumları aydınlatmasına mani değil, tam aksine fırsat teşkil ediyor.. Kadere inanmıyor belki ama hayata da küsmüyor... Tamam, Allah’ın varlığını da kabul etmiyor ama Allah’a cephede açmıyor.. Hiçbir şeyin tesadüfi olmadığının, her başarının çalışarak kazanılıp elde edilebildiğinin altını, örnek yaşamıyla çizerek kanıtlıyor.. Teorileriyle inandığı evrensel dünya görüşüyle bilim tezlerini güçlendirip hipotez ve sentezleriyle birlikte dışa vuruyor.. Fikirleri bilim kurgu filmlerine konu oluyor, kitapları okullarda okutuluyor.. Adına akademiler, kütüphaneler, rasathaneler kuruluyor.. konferanslarıyla dünyanın her yerine aydınlanmayı taşıyor.. o haliyle binlerce öğrenci yetiştiriyor binlerce doktor binlerce bilim adamı... Tamam, ötenaziyi desteklese de içinde bulunduğu şartlara kızmıyor.. zaman zaman buna aldırış edip yeise kapılsa da şartlarını iyileştirme yoluna gidiyor.. o mücadele ettikçe yollar genişliyor.. adımlarını atıp ilerledikçe arkasından milyonlar geliyor.. kendisi gibilere umut oluyor, ışık oluyor.. verilmeyen pek çok hak sayesiyle AB ülkelerinde yürürlüğe girip kriterlere yansıyor.. bu adam, öyle dua alıyor ki gün geliyor ve Papa hazretleri huzuruna varıp kendisinden dua istirham ediyor.. Her ne kadar inanmasa da duyduğu saygıdan Papa’yı kırmıyor, istavroz çıkarıyor.. Uzayda bir gün yaşamın olabileceği iddiasını taşıyıp kendisine bunun için mekik tasarlatıyor.. muhtemelen orada bizim için de bir yaşam standardının temelini kendi düşünce hazinesinden geçirmiştir.. İktidarın her zaman sonuç odaklı çalıştığını özel hayatında vurgulayan Hawking, ikinci bir evlilik denemesini bakıcısıyla gerçekleştiriyor… Nedeni ise muamma.. Neyse, bu günümüz dehasını samimi ve iyi dileklerle anıyorum. Stephen Hawking’i kaybettik ama Hawking’ler, tanıdığımız fırsatlarla yaşıyor, yaşayacaklar! Kendisinin selamıyla, toprağı bol olsun.
******
İKRA: Ar. İbr. veyahut Sür. ‘de anlamları, oku! Düşün! Çağır (yani çalış)! ve Davet et… ve bunlara, bildiğimiz ve benim iman ettiğim üzere Peygamberimiz Allah elçisi Hz. Muhammed (sav)’e indirilen ilk öğretiye bakınca anlıyor insan, başarı rastlantı değil. Samimiyet işi, beceri işi.. ve çaba belirliyor insan hünerindeki muvaffakiyeti.. Sonra gelelim ilahi takdire, oysa ne demişti Mabud, “İstemediğim sürece kulum dileyemez, kulum dilemedikçe Ben istemem!” O halde duaya bakınca da görüyor insan, tesiri kabulünün yaşamdan geçtiğini…
Gazi M. Kemal Atatürk’e başarısının sırrını soruyorlar, Gazi Paşa cevaplıyor: “Çocukluğumdan beridir aldığım her iki kuruşun birini kitaba verirdim.. Hayatım boyunca bunca kitabı okumasaydım bu başarıların hiçbirini elde edemezdim!” her ne kadar net özetleyemesem de iştiyak asıl olan ve sevgi!
İmdi hepsi içinde bir mesaj, evdeki hesabın çarşıyla çatışmasından kaynaklı, Bursa 16. TÜYAP Kitap Fuarında kitaplarımla var olamasam da “kitaplar okunmak içindir yakılmak için değil!” tabelasıyla Bursa’m halkımı kitaplarına sahip çıkmaya, fuarımıza davet ederim… Keza ben de bir okur kütlesi olarak orada olacağım inşaAllah.
/Can Ahmet Vural
15.03.2018.4
PAYLAŞ