CAN AHMET ABİLERİNDEN
Eylül ve Eylül’ler bizim çocuklarımızdır!
Altı çizili vurguluyorum,
çocuklarımızdır!Çocuğun, erkeği dişisi olmaz; çocuk, çocuktur.
Kendini müdafaadan aciz, hakları ve geçimleri boynumuza olan Allah’ın bize emaneti ve hediyesidir.
Ötesi yoktur,
geleceğimizdir.Onlara yönelik her türlü istismarın, sakıncalı tutumun karşısında olmak, haklarını korumak, yaşatmak, sakınmak, güvenle büyümelerine şahitlikle aracılık, hizmet etmek bizlerin insanlıkla birincil vazifesidir.
Onlara yapılan her yatırım, geleceğimize yapılan yatırımdır;
..dolayısıyla sıkılan her kurşun da geleceğimize yöneliktir.
Çocuk, bizlerin ürünüdür.
Hepimiz çocuktuk, kazara büyüdük bugünlere geldik,
Şüphesiz üstümüzde ebeveynlerimizle büyüklerimizin hakkı ve emekleri vardır.
Yetişmemiz ve yetiştirilmemizde pay sahibidirler.
Çocuk, doğrudan korunmaya muhtaçtır.
..Öyle yapıp atılacak, sonra da arkasına bakılmayacak türden değil!
Mesuliyeti ve vebali boynumuza olandır çocuk.
Bu tanımı iyi yapalım, iyi algılayalım, sonra da sosyal devlet ve sosyal millet olmanın gereğini hep birlikte yerine getirelim.
Yoksa hesabını Allah, hepimizden sorar.
Muhakkak, Allah’ın adaleti en yüce adalettir.
Diyemem ki, ona havale etmeyelim, etmemek elimde mi? Haddime mi?..
Ancak diyebilirim, O, yüce adaleti esasla kendimize model alalım.
Çocukların katillerine, ailelerinin gözündeki fenerleri söndürenlere, içimize ateş düşürenlere öyle kimyasal hadımla falan yetinmeyelim,
..hadımın yanında gelin dünyayı o sapıklara zindan edelim!
Ki iki cihan suretleri de bedbaht olsun.
İdama eşdeğer veya yerine ömür boyu bu sapkınlara “müebbet hücre hapsi” ‘ni makul ve son derece hakk, reva görüyorum. Dünya çocuk koruma örgütleriyle, insanlık mahkemelerine ve adalet divanımıza önerim, tavsiye niteliğindedir…
Ama hepsinden beteri var, bu yüz kızartıcı bir suçtur!
Ve yemin olsun ki bu suçu, hiçbir toplum ve vicdan mahkemesi aklamaz, aklayamaz.
İşte bunun için, bunu bilinçaltımıza, yaşanan ve yaşatılan travmalar ne olursa olsun böyle girelim: Çocuk istismarı bir lekedir ve temizlenemez!
Kamusal baskı, toplumsal hareketler bu sonuca varmak adına önemlidir.
İçeride yaşattığımız kıyamet, dışarıda elbet baş gösterir.
Evlatlarımızı bu canilerden korumazsak, koruyamazsak ateşi bizi de yakar.
Onun için, temiz bir toplum için, önce güvenlik, sonra adalet! İstiyorum.
Almamız gereken önlemler var, yerel ve taşra yönetimlerimiz ile merkez yönetimlerin bu konuda kararlılık göstermeleri gecikmektedir.
Uyulması gereken normların yanı sıra, şiddet, cinsel istismar ve madde kullanımının zararlarıyla ilgili toplumsal eğitimler, brifing ve çalıştaylar hazırlanmalı, raporlanmalı, toplum destekli polislerimiz ve uzmanlarımızca verilmeye devam etmeli…
Millet masalarımız hareket kazanmalı, halkın şikâyet ve beklentileri kulak ardı edilmemeli…
Mahallelerimiz gezilmeli, mahalle içi ahali, eşraf bilinçlendirilmeli, yola çağrılmalı…
Parklarımız, oyun ve yeşil alanlarımız, bahçelerimiz ve plajlarımız, halka açık tüm kamusal alanlarımız kameralarla 7/24 gözetim altında tutulmaya, eksikler varsa muhtarlarımız tespitleriyle giderilmeye devam etmeli…
Gerekirse, ki gerekli, 4-15 yaş çocuklarımıza sevgi bilekliğinde gps panik alarm sistemleri verilmeli, kullanımı ailelere anlatılmalı, aileler tarafından çocuklara öğretilmeli…
Olası aile içi taciz, şiddet vesaire girişimlerde de mutlak komşular veya en yakın hısım akrabalardan gelen ihbarlar dikkate alınmalı…
Yüreklerin yanmaması adına rehberlik hizmetlerimize ve sivil toplum kuruluşlarımızın çalışanlarına büyük işler düşüyor, ilgililer ilgilendikleri alanlarda sorumluluk üstlenmeli ve gereğini kararlılıkla ifa etmelidirler…
Belki de ortaokuldan sonra, neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda sabit net kanılara vardıktan itibaren çocuklarımıza kendi kimliklerini ve bedenlerini tanıma, yönelişlerini tartma ve değerlendirme açısından ahlak, edep ve adap sınırları çerçevesinde muhtelif yordam dersleri müfredat eşliğinde verilmeli…
Medya ve yayım organlarımız son derece sorumlu yayınlar yapmalı, belirlenen kural ve kaidelere uymalı, hareketini toplum yararı ve menfaatine göre sergilemeli, dönüştürmelidir.
Artık işin ayıbı kalmadı
Ayıp günahın boyunu aştı
Ağzımızın tadı kaçtı
Belli bir nesil helak oldu,
Şimdi bir nesil kendini gösteriyor
Sağduyu yolumuz, çizgimiz
İnsana şu engellilik konusunda tavsiyemiz
Bunca vakit o, ola ki, “ya bu acıyı dindirecen ya da tahammül etmeyi öğretecen”
İşte o burada kifayetsiz kalıyor…
Ve yine o temennimiz,
..başka acılar yaşanmasın!
Eylüllere ekim kasım, şubatlar haziran temmuz a varsın, diye…
Çocuklarımızın ailelerine sabrı cemille dayanma gücü niyaz eder,
Günahsız yavrularımızdan özür dilerim.
/Can Ahmet Vural
05.07.2018.4
PAYLAŞ