Allah Islah Etsin
Günün birinde bizim cami imamına, “hocam zalimler için de mazlumlar için de yaşasın ölüm dersem şirke düşer miyim?” diye sordum. Hoca gözlerimin içine baktı, “düşersin” dedi. “E iyi de ne diyeceğim” dedim, döndü tekrar; “Allah ıslah etsin diyeceksin”
Allah ıslah etsin İsrail seni! Allah ıslah etsin İŞID seni!
Ey muhtelif yerlerinde pireler uçuşan dünya kamuoyu!
Bakın Sadi Şirazi size nasıl sesleniyor:
Mazlum uyumaz. Onun bedduasından kork! Onun gece vakti içi yanarak Allah'a el açıp yalvarmasından çekin!
Ey kul haklarından beslenen, yetimi, mazlumu gözetmeyen büyük efendiler; İslam coğrafyasının ileri gelenleri işkembelerinize derin acıyla öteler ötesinden sesleniyor Şirazi:
Dünya ebedi kalır bir mülk değildir. İdarecilerin toplayıp götürdükleri değil, beraber bıraktıkları (hayır içinde harcadıkları) şeyler işe yarar. İnsanların acıları karşılığında mutlu olan insanlar, şu yaşadıkları üç beş gün içinde ne kadar safa sürebilirlerse onunla kalırlar.
Filistin’in kendini müdafaa hakkını savunuyoruz!
Geçtiğimiz günlerde ülkemizin sürü dışı müftüsü Sn. Adnan Zeki Bıyık ’tan bomba gibi fetva gelmiş. İsrail’in kaidelere aykırı tutumunu eleştiren Zeki hocam, insanlar âlemi olarak gark olduğumuz gafleti yapıcı bir üslupla ifşa etmiş.
Coca-Cola içmeyin, hacca da gitmeyin!
Konuşmasında İslam coğrafyasının riyakârlıklarına değinen değerli hocam, inancın en derininden gelen yüksek sesle üzerimize düşen görevleri ayrıntılı biçimde anlatmış:
'Bakın öyle kupkuru dualarla bu işi halledemeyeceğimiz artık anlayalım. Bak milyonlarca insan dua ediyoruz ama bu dualar yapılırken gürül gürül bombalar yağmaya devam ediyor. O halde dualarımız kabul edilmiyor demektir. Ne olacaktı ki Allah gökten İsrail’in tepesine bomba mı yağdıracaktı? Yoksa ebabil kuşu mu gönderecekti. Kardeşim! Ebabili de biz göndereceğiz, bombayı da… Birbirimizi kandırmayalım. Tembel tembel yatıp, lüks ve sefahat içinde yaşayıp “Biz yapamıyoruz, İsrail’i yenemiyoruz, buyur sen yap Yarabbi” sözü bana çok asırlar öncesini tahattur ettirdi (hatırlattı). Ne diyordu zamanın İsrail Oğulları Musa’ya: “Biz savaşamayız Musa! Sen git Allah’ınla savaş”
Bizim gafil Müslümanların duası buna benziyor, yani Yarabbi sen bu işi bitir bizden bir numara olmaz.
Doğru bizden hiçbir numara olmaz. Mazlumlara imdat Vaazı veriyoruz. Gazze hutbesi okuyoruz, zikirler söylüyoruz, tesbihler çekiyoruz ama iftar sofralarımızda Coca Cola… İşte riyakârlık, işte ihlas fukaralığı Biz bu ikiyüzlülüklerle Allah’ı mı kandıracağız?
Hal böyle olunca dualar havada kalıveriyor…
Hocamızdan aldığımız ilhamla diyoruz ki: Silahlar susmazsa siz de susmayın #729 barkod nolu ürünleri evlerinize sokmayın!
Filistin haklarının korunması adına uluslararası topluma bir kez de bu kanaldan çağrı yapıyoruz.
Meşru haklar tanınsın, savaşlar dursun!
Her nerede yaşanıyor yaşatılıyorsa Yol insanlığın yanında, peşinde ve arkasındadır. Yol'dan İslâm Coğrafyasına selam olsun.
*****
Yine geçen hafta yayınlanan “Adam Arıyorum Adam” isimli yazıma bir Cengiz yürekten cevap gelmiş. Yüksek müsaadenizle paylaşmak istiyorum;
"O duraklar arasında her gün yaşıyorum o sıkıntıyı üstelik tek değil karşılıklı iki durak tamda kavşağı kilitleyecek yerde; ancak ben acile götürdüğüm hasta babamın yürüyemeyecek olmasına karşın acil serviste tekerlekli sandalye bulamıyor olmanın sıkıntısı varken durağı gözümde büyütmedim bile. Hatta son gidişimizde öyle bunaldım ki bağırmak zorunda kaldım isyanımı duyurmak için. Yaşasın! dedim, helikopterimiz var, uçağımız var, Bursa’dan İstanbul’a 15 dakikada gidebiliyoruz zarar yok tekerlekli sandalye olmasın, zarar yok hastane iğne atsan yere düşmez misali dolu olsun! Yaşasın be teleferikle artık Uludağ’a her akşam çay içmeye rahatça çıkabiliyoruz ya Bursa’ya ve bize yakışan da budur... Hadi babacığım bas yaralı ayaklarına canın yansa da yürümek zorundayız bir üst kata. Asansör mü? boşver, en az yarım saatte sıra bize gelir randevumuza geç kalacağız hadi yürü ve her adımında Allah deyip rabbime havale et bize bunları yaşatanları. Sevin yine de asansörle bir kat çıkmak yarım saat ama Uludağ’a on dakikada manzaralıca çıkılabiliyor. Yaşasın uçağımız helikopterimiz var!"
*****
Ne demiş vaktiyle M. Luther King: “Balıklar gibi yüzmeyi, kuşlar gibi uçmayı öğrendik ama bu arada çok basit bir sanatı unuttuk, insan gibi yaşamak”
Ondan çıkış sloganım İstikamet İnsanlık oldu. Ondan ilk kitabım Yol, ikinci eserim Güzergâh doğdu. Size bir gerçek daha söyleyeyim: nasıl olduğunuzun, kimden olduğunuzun, nelere sahip yahutta kimlere ait olduğunuzun… Zira bunların hiçbirinin bir önemi yoktur. Programlara bağlı olabilir, mevcut iradenizi ortaya koyamayabilirsiniz. Sizi anlayışla karşılar, öyle tanırım. Benim için aslolan attığınız adımlardır. Bütün gerçek budur. Toplumda nasıl durduğunuzdan ziyade nasıl yürüyorsunuz, işte o önem taşır benim için. Ondan, üçüncü eserim Adım geliyor, gelecek!
Ben kim miyim? 8.5 milyonum! Ne hakla? Otobüs şoförlerinizin tarafıma uyguladığı tutumlara dayanarak! Ses çıkarıyorum çünkü her seferinde toplu taşıma araçlarınızda tek dayanağım annemle birlikte devrilme tehlikesi yaşıyorum. Sandalyeyi kilitlesen ne fayda, tabakhane kaçıyor, biraz daha hızlı Cevat, sana ayrılan süre doluyor. Araçta hasta varmış yokmuş bunların hiçbirinin önemi yok, sen süreni verimli kullan ve iki kat daha fazla yolcu taşı… Böyle Buyurdu Amir’den
BURULAŞ’a
Ağalar ömür bitiyor, vakit varken karşınızdaki insanı muhatap alın. Yoksa sizin için her şey çok geç olabilir.
Valilik’te validem BURULAŞ yetkililerini benimle konuşmaları için ikna edemedi ve onlara şöyle seslendi: Siz para kazanıyorsunuz, biz toplum yararına çalışıyoruz. İşte aramızdaki fark!
Subuhanallah!
Ağalar gelin çalışmalarımızda önce kul hakkını, sonra Allah’ın rızasını gözetelim. Gözetelim ki kazanan biz olalım.
Geçtiğimiz hafta Valilik İl Engelliler Kurulu toplantısına derneklerimden bir grup kardeşimle katılım gösterdik. Çarşamba’daki Valilik hizmet binasında gerçekleşecek olan toplantıya çağrı usulü günler öncesinden elektronik posta, telefon vb. mesaj yollarıyla defalarca tarafımıza davetler geldi. Bilindik şeyler... Hatta iki yahut üç aydır aksattığımız periyodik toplantılar için kanadımıza mübarek şehrimin selameti adına bu toplantıyı kaçırmamız hususunda bir üst yazı/uyarı dahi geldi. Telkine uyduk, yol aldık. Toplantı salonuna vardığımızda karşılaştığımız manzara bizleri olduğumuz yere mıhladı. Salona inen makul uyumlaştırmaya tabi emektar asansör iş göremez haldeydi. Doğaldır dedik, olur böyle şeyler. Sonra öğrendik ki o asansör tam üç aydır bozukmuş.
Toplantı bittiğinde Sn. Vali Yardımcısı İbrahim Avcı’yı makamında ziyaret ettik. İbrahim Beyler üzgündü ve her fırsatta mahcubiyetlerini dile getiriyorlar ne söylesen haklısın Ahmet diyorlardı: Onlara dönüp şöyle dedim, Efendim yine ben halime şükrediyorum, buradan(merkezden) geldim. Olan anneme oldu ama oruçlu kadın… Elin STK temsilcileri tutmuş, ta Karacabeylerden gelmiş onlar da aşağı inemedi…
Yazımın altına şunu ilave etmek isterim, ben olmasam da yürür bu kafile! Bunun farkındayım, gurur kisvesinden kaçınıyorum, sakın yanlış anlamayın.
*****
Biz bu sıkıntıları yaşarken günümüz Einstein’ı değerli bilim adamı Stephen Hawking ötanaziye destek vermiş. Manidar, oldukça manidar... Şu an bir yerlerden beni, sesimi duyuyorsa, hacı vaktiyle ben de ayrımcılıktan mustarip, sosyal enkaz, harabat bireyler gibi ölmeyi istedim; itiraf edeyim yeltendim de. Ama bunun bir kaçış yolu olduğunu idrak edip geri döndüm. Sonra dedim ki kendime: Ölme yaşat Can! Yaşattıklarınla çok yaşa! Zira yaşatamıyorsan her gün ölmeye ve öldürmeye devam edeceksin!
*****
İnancımız tam, yola devam! Şimdi bana kızacaklar ama umurumda değil. Önce Allah sonra yeni dönemin Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan kas hastası kardeşlerimle beraber bütün özel insanlarımızı seviyorlar. Nereden mi anladım, tebessümünden birader başka nereden olacak! Zat-ı alilerinin işaret parmağı, Bursa riyaseti olarak geçen sene neticelendiremediğimiz o öksüz yetim özel insanlar Bakımevi projesi uğruna bir kez daha havaya kalktı. Şimdi top, işadamlarında. Hazirun göreve!
Bu attığınız gol olsun!
Her daim karşıdakini görmek dileğiyle Kadir Gecemiz kutlu olsun.
Can Ahmet Vural
22.08.2014
PAYLAŞ