DÜN DÜŞTÜK
Daha dün düştük bugün gerçeğe dönüştük.
Yola anlam katanlar, size vefa borçluyum.
Gerçekte/n yaşamak zordur,
Gerçekten anlamak zordur,
Gerçekle yüzleşmek, gerçeği idrak etmek en ağırıdır.
Sayın gerçek, şimdi seni bir yerlere taşıdığıma inanıyorum.
Ben seni gölgem gibi gittiğim her yere götürdüm.
Gerçek, sen benim ufkumdan öte, nutkumdan öte, tutkumdan ve heyecanımdan öte bir yerlerde saklıydın.
Sana bilinçsiz, şuursuz, irrasyonel yaklaştım.
Seni yorgun, bitmiş, tükenmiş haldeyken buldum ve ayağımın altına aldım.
Üzerine bastım.
Sonra sen üzerime sakız gibi yapıştın.
Yürüdüğüm yol, aldığım menzil oldun.
Benimle birlikte beni aştın.
Dağı aştın, denizleri aştın, dünyanın diğer ucuna vardın.
Keşke yaramı bu kadar deşmeseydim diyorum.
Keşke seni onarmaya çalışmasaydım.
Keşke sana hiç rastlamamış olsaydım.
Keşke seni çocukluğumda yaptığım gibi inkârdan gelseydim
Yahutta değiştirmeye çalışsaydım.
Benim gerçeğim o değil Bu deseydim.
Şimdi sen benim ayak izimsin.
Ve seninle yürümek can sıkıcı.
Seni anlamaya çalışmak moral bozucu.
Sana yenilmek en ağırı.
Günün birinde bir ilçede kitap sergimizle var olduk.
Değer kazandık.
Sevgi ve hürmet kazandık.
Saygınlık kazandık.
Herkese tabi böyle yansımadık.
Yardım gayesiyle yanıma yaklaşanlar oldu.
Özellikle bunu entelektüel kesimin yapması şaşırtıcıydı.
Belirtmeliyim ki ben sadece verdiğim hizmetin karşılığını bekliyorum,
Ne eksik ne fazla…
Sanma ki kınanmaktan, küçük düşmekten korkuyoruz.
Çatıştığım niyetimle toplumsal tutumlardır.
Bu saydığım istisna guruplar dışında bir amca geldi yanıma.
Süleyman ağabey, kitabını imzaladım.
“Yaşın kaç evladım” dedi, cevapladım.
“Biz insanlar yürüdüğümüz halde bu yolun farkına varamıyoruz” dedi.
“unutuyoruz yahut es geçiyoruz, ne mutlu sen bize hatırlatıyorsun, Allah senden razı olsun oğlum” ekledi.
Gözlerim doldu,
“estağfurullah ağabey” dedim.
Bilenleriniz bilirler,
Yazılanlar bu surette yazıldı.
Dolayısıyla Kitabın maksadı belli, ifşa edenlerin de.
Umarım O her daim yolunuzu berrak kılar.
Tertemiz sevgiye ilgi ve muhabbete dilerim her daim layık oluruz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” idrakiyle tebrik eder ülkemizin girmiş olduğu hendekten bir an önce kurtulmasını ve eski itibar ve istikrarına kavuşmasını tüm kalbimle dilerim.
Tek bayrak, Tek millet, Tek parti… Neler diyorum öyle ben yahu!
Ey güçlü devlet, ey gözü pek iktidar indinizde aldığımız nefesin, yaptığımız çalışmaların büyük cezalara ve adına “yardım” dedikleri bir bedele çarptırılması, açımdan ne kadar hazin ve ne kadar vahimdir bir bilsen.
Şimdi sana Güzergâhtan, vardığım ve varacağım noktadan, ayrıca gelmiş olduğum yoldan selamlar sunuyorum,
Gerçekler çıplak ve yamanmış.
Gerçek yalnızca göze çarpan değil, aynı zamanda yüreğe batanmış.
Ağlamak gerçekmiş, gülmek sahte.
Ağladık biz hep içimize gülmeden önce.
/Can Ahmet Vural
21.10.2015.3
PAYLAŞ