Kafate kid
Toplumların refahı ülke idaresinin siyasi alanlardaki başarılarının istikrarı ile sağlanır. Bunu zaten hepimiz biliyoruz.
Otorite boşluğa gelmez ve zaafı affetmez. Bu hususta da sezilerimiz çok iyi…
Ya diğer alanlardaki başarılar…
Hepsi siyasi Erk’in ülke yönetimindeki yetkinliğinden kaynaklanır.
Bir ülkede demokrasi ne kadar işliyorsa o ülke o kadar uygar ve ileridir.
İlim, fen, tıp, askeri, iş, sanat, eğitim ve yine spor camialarındaki atılım ve reformlar, altın madalyalar (kupalar) ve büyük yatırımlar ancak bu yolla izlenir,
Halkın Katılımı ile.
Hâsılı, yolu ülke siyasetçisinin kalite ve vizyonu belirler.
…Bir de endamı.
Halktan ayrı, halkın sıkıntılarından bihaber idare yok olmaya mahkûmdur.
O yüzden beraber yürümeliyiz biz bu yollarda…
Demokrasilerde toplumlar sadece seçimle ülke yönetimini belirlemez, aynı zaman da kendi kaderlerini belirler.
Tövbe estağfurullah, yatağa gireceği adamı belirler.
Sonra adam dokuz mu doğurtur, üç mü beş mi bu bilinmez.
Hayrete düşmek, naza çekmek yersizdir sonra.
Onunla bir iş tutmadıktan sonra…
Tabiri caizse, evin bir bireyi olarak yaşadığım sıkıntıları dile getirmem politik taşlama olarak (belli kesimlerce) kabul görülüyor.
Bu anlayış sıkıntımı dizginlemek yerine daha da arttırıyor.
Beni ve gözümden kıymetli ailemin üyelerini yaralıyor.
Onlar benim kudretimdir. Her şeyimdir. Bundan son derece rahatsızım.
Şunu doğru bilmeliler ki, kimseyi yerinden etmek gibi bir gayem yoktur.
Çalışmalarımda ülkemin, insanımın selameti kendi başımın üstündendir.
Başım da gövdem de onlara fedadır.
Yolumda yerine getirdiğim ve getiremediğim nice konular vardır.
Yerine getirdiklerim, getiremediklerimi getirebileceğimin teminatıdır.
Hepsinin güvencesi attığım tohumlardır.
Güven samimiyeti doğurur, samimiyet muhabbeti, muhabbet sevgiyi…
Ve sevgi, tüm enerjileri.
Her şey sevginin şiddetinden kaynaklıdır.
Korkular, paranoyalar, kavgalar, bir çocuk, bir bebek sesi bile…
Tebessüm, güler yüz, mutluluk, aşk, Mü’min’in feraseti…
Hezeyanlar, çırpınışlar, ani uyanışlar…
Ter, çaba, tevekkül…
Sonra sana gelen panik atağı bildin mi? İşte o bile!
Yol, Güzergah, Adım, Bypass kaleme aldıklarım, alacaklarım
Bunların hepsi sevgimin lütfu veyahut vebalidir.
Ya çok seviyoruz ya da sevmeyi beceremiyoruz.
*****
Osmangazi Kavaklı Mahalle Muhtarlığının Kas Der Bursa ile gerçekleştirdikleri “İnsan İlişkileri ve Engellilik Bilinci” konulu söyleşi Yazarlarımızdan Hakkı Güleç hocamızın katılımlarıyla geçtiğimiz günlerde Ördekli Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Panele ilgi beklediğimiz gibi yoğundu. Hocam konuşmasını başlıkta da belirtildiği üzere çift oturumda tamamladı. Bizi orada yalnız bırakmayanlara teşekkür ederken etkinlikte emeği geçen herkese şükranlarımı sunarım.
Toplantıdan enteresan iki not çıkardım kendime,
Birincisi, Bursa Kent Konseyi Engelliler Meclisinden bir kardeşimin heyecanlanarak bu projeyi sahiplenmesiydi. Bu çok hoşuma gitti. Tarafıma gelip, “Can Ahmet bu projenin arkasında senin olduğunu biliyordum, eğer izin verirde gayeyi bana yazarsan bu panelin her mahallede düzenlenmesi için elimden geleni yapacağım” dedi. Eyvallah kardeşim, eksik olma. Aklımdasın. En kısa sürede sana yazacağım…
İkincisi: Gündeme etki vuran Özel Sporcu Sn. Fatih Karataş’ın mevzumuza dair Hakkı Hocamıza yaptığı değerlendirme idi. O değerlendirme ise şöyle,
“Engellilik bizim kaderimiz olabilir ama engellenmek bizim kaderimiz olamaz hakkımız varsa bizde varız demektir, ayrımcılık istemiyoruz... Herkese tanınan hakkın bize de tanınmasını istiyoruz"
Bir de senden alalım toplumsal mesajı dersen, alt yazıyı şöyle geçerim.
Dalga geçmeyin başka ihsan istemem.
*****
Taziye,
Türk Halk Ozanı Âşık Mahsuni Şerif’i saygı ve rahmet ile yâd ederken,
KasDer Bursa Şube Başkanı Sn. Leyla Albayrak hanımefendinin babaları koca çınar Ahmet amcamızı aramızdan uğurlamanın burukluğunu paylaşıyorum. Merhuma Cenab-ı Hakk'tan mağfiret niyaz ederek acılı ailesine, sevenlerine ve tüm Artvin Halkına başsağlığı diliyorum.
Mekânın Cennet olsun Ahmet amca.
/Can Ahmet Vural
19.11.15
PAYLAŞ