HEP BİR UMUT
Tüm hayvanlar eşittir ama göreceksiniz bazı hayvanlar daha eşittir.
/George Orwell
Yolculuk meşakkatliyse muhakkak yol çetindir.
Yolculuğu rahatlatırsak gidilen istikameti de o denli ferahlatmış oluruz.
Yoldaki engelleri kaldıramıyor ve yola dokunamıyorsak o halde seyri güzel (kolay) kılacağız.
Bu anlayışla yol açma çalışmalarına başladığımda henüz 19 yaşında idim. Bilinç seviyemin 0’a yakın olduğu dönemlerde en verimli çalışmalarımı ifşa ettim. Hatta onlar beni buraya taşıdı. O zamanlar ne vardı elimde; hayaller, umutlar, inanç, güven, kavga, heyecan ve ince sesim, ha bir de kalemim. Pervasızca ve büyük bir cömertlikle saçtım bunları dünyama. Kaygı yol boyunca heybemde idi. Yüküm, mesuliyetten tek paye olsun ödün vermedim. Beş parasız ilerledim. Kitaplar vardı yolumda bir çırpıda okuduğum, kitaplar vardı beni oluşturan ve kitaplar vardı içimde oluşturduklarım. Ne acı ki bu düzenden mesuldüm. Savaş açtım yeryüzünü kirletenlere, savaş açtım insanıma pranga vuranlara, savaş açtım insan haysiyetini hiçe sayan, doğruluktan, dürüstlükten ve insanlıktan nasibini elinin tersi ile iteleyen ayrılıkçılara ve tüm ayrımcılara, bütün kalbim bir sıkımlık canım ve de eli öpülesi annemle birlikte baş koydum yola. Sonra tüm oklar üzerimize yöneldi. Rahman cezasını bile iyilikle verir dedim, bin zulüm gördüm bir zulüm etmedim. Bir süre sonra yitirdim cephane sandıklarımı iyi ve güzel olan bir şey kalmadı elimde.
Burada felaha ermek için illa can yakmak mı gerek?!
Sabrımın sınırlarından inadına sevgi ile.
*****
3 Aralık Özel İnsanlar Günü etkinlikleri kapsamında şehir dışında düzenlenen bir programa iştirak ettik. Gönül insanlarıyla bir olduk şad olduk. Yolculuğumuzu her defasında kullandığımız Bursa Otobüs Terminalinden özel bir seyahat şirketiyle bilirsiniz 7 kişilik hususi vasıtalar aracılığıyla yapalım dedik. Biletleri önceden rezerve ettiğimiz için özel durumumuzu da ayrıca belirttik. Özellikle dedik ki, “Bakın elektrikli tekerlekli sandalyemiz var ona göre” buna istinaden tarafımıza, “araçlarımız Ulaştırılma Bakanlığı’nca değiştirildi, 25 kişilik minibüsler yerine kondu” dediler. -Peki, bagajına sandalye olur mu?! “Hiç dert etmeyin bagajlarımız gayet geniştir, aldırırız.” dediler. Hâlbuki ortalama iki saat sonra gerçekleşecek olan programa iki saatlik yolculuğu da göz önünde bulundurup üç saat önceden temkinli yola çıktık. Terminale vardığımızda hemen biletlerimizi aldık, sağ salimden önce rahat gideceğimiz düşüncesiyle otobüs peronlarına emin adımlarla vardık. Çok geçmeden taşıt perona yanaştı. Tabiri caizse bu Can karga tulumba otobüse aktarıldıktan sonra sandalyesine sıra geldiğinde karşılaşılan manzaradan kaynaklı yine aynı şekilde otobüsten indirilmek zorunda bırakıldı.
Yolculuğa çıkarken yolculuk edeceğim araçların bana uygun olup olmadığını işte o zaman anladım.
Belki de sınırlı dünyamda kalmam ve dışarı çıkmamam gerektiğini de.
Ülkemde ağır engelli olmak gerçekten çok zengin olmayı gerektiriyor.
Bu bir lüks.
Oraya vardık mı, vardık ama gel de bana sor.
*****
Neyin hakkından bahsediyorsun?
10 Aralık İnsan Hakları Günümüz kutlu olsun, tabi hala insansak.
30 Maddeden oluşan bu bildirinin işte ilk maddesi;
Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Hür akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.
*****
Ve Can’dan mesaj,
Şimdi ben sizden denizi ortadan ikiye yarmanızı yahut gökyüzünde bir çatlak bir delik oluşturmanızı ve çeşitli mucizeler meydana getirmenizi beklemiyorum, sadece insan olun!
Şimdi beni empatiyle falan anlamanız mümkün değil, beni anlamanız için benimle bir yolculuk etmeniz gerekiyor.
/Can Ahmet Vural
10.12.2015.4
PAYLAŞ